Meme Kanseri, meme hücre grupları içerisinde genellikle tek bir hücrede başlayarak; değişime uğraması ile birlikte kontrolsüz olarak çoğalması ile oluşan tümör sonucu ortaya çıkan bir kanser türüdür.
Dünya genelinde, akciğer kanserinden sonra görülme sıklığı en çok olan kanser türüdür. Hayatlarının bir döneminde her 8 kadından biri meme kanserine yakalanma riski bulunmaktadır. Erkeklerde de görülmekte olup, kadınlara göre erkeklerin meme kanserine yakalanma riski 100 kat fazla olarak görülmektedir.
Meme kanserinde risk faktörleri arasında; alkol ve sigara, egzersiz eksikliği, menopoz, obezite, radyasyona bağlı olmakla birlikte; kanser vakalarının yaklaşık olarak % 5-10 arasında genlerden olduğu ve genetik değişliklerle ailelerinin genlerinden kaynaklandığı görülmektedir. BRCA1 – BRCA2, kanallara süt sağlayan, bir lopu meydana getiren lobüle adı verilen ufak kısımlar ve süt kanalları meme kanserinde en sık olarak rastlanan hücrelerinde gelişmektedir. Kanallardan gelişen kanserler , invaziv duktal karsinomlar olarak bilinen, süt kanallarında bulunan zarın hücrelerinde oluşarak meme çevresindeki dokulara yayılım gösteren ve meme loblarda bulunan zarın hücrelerinde başlayıp, gelişerek çevresindeki meme dokusuna yayılım gösteren invaziv lobüler karsinom olarak bilinmektedir. Bilinen 18’in üzerinde meme kanseri türü bulunmaktadır. Duktal karsinom gibi bazı türler, pre-invaziv lezyonlardan gelişmektedir.
Meme kanseri teşhisi genel olarak, ilgili bölgedeki yumrudan biyopsi alınarak doğrulanmaktadır. Kanser tanısı konduktan sonraki aşamada, kanserin memenin dışına yayılıp yayılmadığı ile tedavi şekli ve etkili olabilecek tedavinin belirlenebilmesi için daha ileri testler yapılmaktadır.