Küret, kazıma, kemik parçaları veya her tip yara, biyolojik doku artığının kesip çıkarma ya da temizleme işlemi için tasarlanmış tıbbi aletdir.
Küretin şekli genellikle; bir kaleme benzer küçük bir el aleti olup, ucunda küçük bir kepçe, çengel veya oyukla zımba ve kazıma ile mikroskobik incelemeler için doku elde ederek kör veya keskin olabilen alet, tedavi yöntemlerinde kullanılmaktadır. Küret fiil olarak; “küretle kazımak” anlamına gelmekte olup; küretaj gibi kazıma içeren bir tedavi şeklidir.
Bir vücut boşluğunun kaplamasının cerrahi olarak kazınması, yabancı maddelerden temizlenmesi, tümör ya da hastalıklara yol açacak diğer büyümelerin yanı sıra hastalıklı kemik dokularında oluşan kürlenmenin veya tanı için doku örneği almak için sık olarak kullanılmaktadır.
Tarihçesi
Modern jinekolojik cerrahinin kurucusu Fransız jinekolog Joseph-Claude-Anthelme Récamier; ilk olarak 1840 yılında endometrit adı verilen rahim içi iltihabı ve pelvik apsenin arka yüzeyinde bulunan dipi kapalı boşluğunun küret yoluyla kesilmesinin tedavisinde tanıtmıştır.
Küret; 1872 yılında doku biliminin gelişmesine paralel olarak Fransa‘da kötü huylu tümörlerin tedavisi ve tanı aracı olarak yerini almıştır. 1880 yılında su ile tedavi uzmanı olan Fransız jinekolog Paul Fortunatus Mundé; künt küreti tercih ettiğini belirtmiş ve deneyimlerini ayrıntılı olarak “Minor Surgical Gynecology” adlı kitabında anlatmıştır.
Kürtaj operasyonlarında birçok kişi tarafından benimsenerek sık olarak kullanılan küret; rektal muayeneler için spekulum, speküler, forseps, klemp gibi cerrahi el aletlerin yanında vajinal muayeneler için özel olarak tasarlanmış cihazlar icat eden Amerikalı jinekolog Howard Atwood Kelly; 1920’li yıllarda küretle, kürtajı jinekoloğun rutini ve geçim kaynağı olduğu, hastanın doktora güveni halinde orta derecede basit ve güvenli operasyonlar ile anestezi olmadan ofis masasında gerçekleştirebileceğini tanımlamıştır.
1935 yılında jinekolojik patolojinin babası olarak kabul edilen Amerikalı jinekolog-patolog anatomisti Emil Novak; “Endometrial biyopsi için emme-kürleme aparatı” başlıklı makalesinde tanıtmıştır. Düz veya bükülmüş ince metal tırtıklı bir pipet tırtıklı yuvarlatılmış uç, küreti bağladığı kauçuk bir kateter ile dokuları kazıyıp şişeye toplayan endometriyal küreti geliştirmiştir. Dr. Novak‘ın emme aparatının özgün fikri, uzun süre jinekologlar tarafından benimsenmemiş olmasına rağmen; vakum elde etmek için kullanılan sürekli aspirasyon ilkesi ile elektrikli vakum motoru bugün hala kullanılmaktadır. Yumurtlama testi ve rahim kanseri teşhisi için kullanılan Novak küreti; anestezi uygulanmadan kayda değer rahatsızlığa neden olmamıştır.
Küretin Güvenliğinin Sorgulanması
1950’lerin sonlarına doğru küretin güvenliği sorgulanmış; hastaların yaklaşık olarak % 1’inde rahim delinmesi meydana geldiği görülmesine rağmen teşhis açısından kullanılmaya devam edilmiştir. 1960’ların sonlarında yayınlanan 20 yıllık bir çalışma; küret prosedüründen kaynaklanan ölüm oranı olmadığı, % 1’den az ateş ve delinme riski kaydedilmiştir. 1970’li yıllarda İngiltere’de küret prosedürü geçiren 100’den fazla hastayla yapılan bir çalışmada; % 1,7’lik bir komplikasyon oranı bulunmuş ve küretin tanısal rolü daha yakından incelendiğinde, çoğu durumda rahim kanserinin % 50’sinin örneklendiği ortaya çıkmıştır. 1980’lerin ortalarında, ABD’de küretin, düşük teşhis güvenilirliğine sahip bir operasyon olarak görülmeye başlanmıştır. Önemli komplikasyonların yanı sıra sosyal ve ekonomik dezavantajları yönündeki görüşler geride bırakılarak günümüzde bir çok branşta, küret sık olarak kullanmaktadır.