Tıp Terimleri Sözlüğü‘nde verilen bilgiler, İ Tıp Terimleri bilgi amaçlı çalışma olup; Tıp Sözlüğü‘nde yer alan İ ile başlayan tıbbi terimlerinin karşılığındaki açıklaması tanı ve tedavi amacı ile kullanılmamıştır.
Tıbbi Terimler Sözlüğü bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek aynı zamanda herkese açık dizin kaynağına katkıda bulunabilirsiniz. Bunun yanında Taslak içeriğine katkıda bulunmak için info@hipokratist.com adresinden bize ulaşabilirsiniz.
Takipçilerimizin hizmetlerimizi tamamıyla sunmamıza engel olan sorunları çözmeye çalışıyoruz. Ayrıca hipokratist.com ile ilişkinizin devamını dileriz.
İ Tıp Terimleri
IQ / Intelligence Quotient: Zekâ katsayısı veya zekâ seviyesi, anlak katsayısı.
Itrah: Dışarı çıkarma, dışarı atma veya atılma.
İ(y)atrojenik / Iatrogenic: Tıp kaynaklı tedavi ve tanı vb. sırasında istemeden yapılan, ortaya çıkan durum veya sorun.
İ(y)onizasyon / Ionization: Bir madde içinde çözelti halinde iyon ya da iyon üretimi ile geçit arasında radyoaktif parçacıklar, iyonlaşma, iyonlaştırma.
İd / ID / Identit(y)e: Psikanalizde alt benlik, alt bilinç, kimlik, özdeşlik.
İd(i)yopatik / Idiopathic: Nedeni bilinmeyen, Kaynağı belirsiz veya bilinmeyen herhangi bir hastalıkla ilgili ya da bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan.
İd(i)yosenkrazi / Idiosyncrasy: Özgünduyarlık.
İde fiks: Saplantı.
İde, İdea: Düşünce, fikir.
İdentifikasyon / Identification: kimliklendirme, tanımlama; özdeşleme
İdentik / Identic: Özdeş.
İdi(y)ot / Idiote: Özel yeteneklerden yoksun kişi, eğitilmemiş insan, geri zekalı veya geri anlaklı.
İkter(us) / Icterus: Sarılık, hepatit A’da cilt ve skleranın sarılaşması.
İkterijen / Icterogenic: Sarılığa yol açan.
İkterik / Icteric: Sarılıklı, sarılıkla ilgili veya sarılık gösteren.
İkterityöz / Icteritious: Sarılığa benzer ciltte renk değişikliği meydana gelmesi.
İkterus Gravus / Icterus Gravus: Yenidoğan tayların hemolitik anemisi.
İkterus Neonatorum / Icterus Neonatorum: Yenidoğan sarılığı.
İleus / Ileus: Bağırsak tıkanıklığı veya tıkanması.
İm(m)inent Abortus / Imminent Abortion: Düşük tehdidi altındaki gebelik.
İmbalans / Imbalance: Dengesizlik, dengenin bozulması, dengesizlik hali, elektrolit dengesizliği veya kasların çalışmasındaki dengesizlik.
İmmatür / Immature: Olgunlaşmamış, tam gelişmemiş veya cinsel olgunluğa ulaşmamış.
İmmersi(y)on / Immersion: Bir cismi suya batırma, su içine daldırma, suya sokma veya mikroskop merceğiyle lam arasındaki havayı uzaklaştırmak üzere sıvı damlatılması.
İmmobilite / Immobility: Hareketsizlik; kımıldamama veya yerinden oynatılamama hali ya da devinimsizlik.
İmmün / Immune: Bağışık, bağışıksal.
İmmün Mediated / Immune-mediated: bağışıksal aracılı.
İ Tıp Terimleri
İmmün Tolerans / Immune Tolerance: Vücudun bir antijene, karşı cevap vermemesi veya bağışıksal hoşgörü.
İmmün Yanıt / Immune Response: Bağışıklık yanıtı veya tepkisi.
İmmünite / Immunity: Bağışıklık.
İmmünizasyon / Immunization: Bağışıklama.
İmmunodefisiyans /Immunodeficiency: İmmun ya da immunolojik yetmezlik.
İmmünoloji /Immunology: Bağışıklıkbilim, bağışıklık sistemi ile ilgili uzmanlık alanı.
immünsupres(s)if: Bağışıklık baskılayıcı
immünsupresyon: Bağışıklık baskılama
İmmünterapi / Immunotherapy: Bağışıksal sağaltım.
İmpakt: Etki, çarpışma veya çarpma.
İmpakt Faktör: Etki etmeni.
İmperfore: Doğuştan kapalı ya da delinmemiş.
İmpermeabilite: Geçirgen olmama, geçirmezlik.
İmpermeabl(e): Geçirmez, geçirgen olmayan.
İmplant, İnplant: İçek, ek.
İmplantasyon, İnplantasyon: Ekim, yerleştirme veya çimlenme.
İmpotans: Cinsel güçsüzlük.
İmpresyon: İz veya izlenim.
İmpuls: Uyarı, itki, tepi veya dürtü.
İmpulsif: İtkisel, tepisel ya da dürtüsel.
İn Vitro: Canlıdışı veya yapay ortamda.
İn vivo: Canlıda.
in(i)siyatif: öncecilik, önayak olma; öncelik; girişim, girişimcilik
inaktif: etkisiz; etkin olmayan
inaktivasyon: etkisizleşme veya etkisizleştirme.
inapropriat(e): uygunsuz
inborn: doğuştan
inbreeding:
İ Tıp Terimleri
İnkontinans / Incontinence: İstemli kontrolün olmaması, idrarını ya da feçesini tutamama durumu.
indeks: gösterge; dizin ya da işaret parmağı
indeks hasta: örnek hasta.
indentasyon: çentikleşme, çukurlaşma
indiferansiye: ayrımlaşmamış, farklılaşmamış
indikatör: belirteç, gösterge
indirek(t): dolaylı
individualizasyon: bireyleşme
individüalize etmek: bireyselleştirmek
indurasyon: sertleşme; sertlik
indüklemek: başlatmak, uyarmak
indüklenmiş abortus: uyarılmış düşük
indüksiyon: uyarım, başlatma
indüktör: başlatıcı, uyarıcı
inef(f)ektif: etkisiz, etkin olmayan
Infrapatellar / infrapatellar Diz kapağının altı ile ilgili.
inersi: eylemsizlik, durgunluk
inert: eylemsiz, etkisiz, durgun
inervasyon: sinir donanımı; sinir uyarımı
inerve olmak: (sinirle) uyarılmak
infancy, infansi: sütçocukluğu, bebeklik
infant: sütçocuğu, bebek
infantil: bebek(le ilgili); bebeksi
infarkt, enfarkt:
inferior: aşağı, alt, altında
infertil: kısır
infertilite: kısırlık
infestasyon: asalak bulaşı
İnfiltrasyon: Sızma, süzülme veya sızıntı ya da tutulum.
infiltre olmak: sızmak, süzülmek; tutulmak
inflamasyon: yangı
inflamatuvar: yangılı
İnfluenza: Grip ya da paçavra hastalığı.
infra-: alt, altında, -ötesi
infraruj: kızılötesi
İ Tıp Terimleri
İnfundibulum: Huni veya huni biçimli yapı.
İnfüze Etmek: Damar yoluyla vermek ya da deri altına vermek.
İnfüzyon: Damar yoluyla verme ya da deri altına verme.
inguinal: kasık(la ilgili)
inguinal herni: kasık fıtığı
inhalasyon: soluma
inhale etmek: solumak
İnhaler: Solunan ya da ilaç solutucu aygıt.
inheritans: kalıt
İnhibe: Baskılanmış ya da engellenmiş.
İnhibe Etmek: Baskılamak ya da engellemek
İnhibisyon: Baskılama ya da engelleme.
İnhibitor: Baskılayıcı veya engelleyici ya da önleyici.
İnis(i)yal: İlk veya başlangıç ya da baş.
İnjeksiyon: İğne yapma ya da içine verme veya damar dolgunluğu.
İnjeksiyon Yapmak: İğne yapmak ya da içine vermek.
injektabl(e) : iğneyle verilebilen
injekte etmek: iğneyle vermek
İnjüri: Yara veya yaralanma ya da örsenti, hasar.
İnklinasyon: Eğilim veya eğim ya da eğim derecesi.
inklüzyon: içerti
inkompatibilite: uyuşmazlık
İnkompetens: Yeteneksizlik veya yetersizlik.
İnkomple(t): Eksik ya da tamamlanmamış.
inkonstant: değişken, kararsız
İnkontinans: Tutamama veya kaçırma.
inkorpore etmek: birleştirmek
inkorpore olmak: birleşmek
inkübasyon: kuluçka
inkübasyon periyodu: kuluçka dönemi
inkübatör: Kuluçkalık ya da yaşanak.
inkübe etmek: kuluçkalamak
İnokülasyon: Bulaşma veya aşılama ya da kültür ortamına ekme.
inoperabıl, inop: ameliyat edilemez
İnotrop: Kasılımsal veya kastırıcı.
input: girdi
insekt: böcek
insektisid, (-t): Böcek öldürücü veya böcek kıran.
inseminasyon: döllenme
İnsensib(ı)l(e): Duyumsanamayan, algılanamayan ya da duyumsuz, ayrımsız.
insersiyon: ekleme; eklenti; yapışma yeri
insidans: sıklık
insidental: raslantısal
insipient abortus: düşük başlangıcı
insisura: çentik
insitu, in situ: yerinde, yayılmamış
insizyon: kesi
insizyonel: kesisel
insolubl(e): çözünmez
İnsomni(a): Uyuyamama veya uyku yitimi ya da uyku zoru.
inspir(i)yum: solukalım
İnspirasyon: Soluk alma veya solukalım.
İnstabil(e): Kararsız ya da dengesiz.
İnstabilite: Kararsızlık ya da dengesizlik.
İnstinkt / İnstinct: İçgüdü.
instinktif: içgüdüsel
insufficiency: yetmezlik
İnsüflasyon: Hava verme ya da üfleme.
İnt(e)rensek, İntrinsik: İçsel veya iç kaynaklı.
intake, inteyk: giriş
İ Tıp Terimleri
intakt: tam, bütünlüğü bozulmamış
İntaniye: Bulaşıcı hastalıklar.
intansiyonel: istem sırasında gelişen
İntegral: Ayrılmaz ya da tümleyen veya gömük.
İntegrasyon: bütünleme ya da bütünleşme.
İntensif: yoğun veya şiddetli.
İntensite: Yoğunluk veya şiddet.
inter-: -arası
interaksiyon : etkileşim
interaktif: etkileşimli
İnteratriyal Septum / Interatrial Septum: Kalbin kulakçıklarını ayıran duvar.
interface: arayüz
interfaz: Ara-evre veya bölünmeler arası evre.
interferans: etkileşim
interiktal: nöbetlerarası
interkostal: kaburgalararası
intermediyer: ara, aracı
intermediyer produkt: araürün
intermitan(t) : aralıklı
internal: iç, içsel
internalizasyon: içselleştirme
internasyonal: uluslararası
interne etmek: hastaneye yatırmak
İnterfalangeal / Interphalangeal: Eklem, parmak kemikleri arasında yer alan eklem ile ilgili.
İnterrapşın / Interruption: Kesilme veya kesinti.
İnterseks: Çifteşey(li)lik, erselik ya da erdişilik.
İntersel(l)üler: Gözelerarası veya hücrelerarası.
İnterstisyel: Doku aralığı ile ilgili.
intertisyum: dokuaralığı
interval: ara, aralık
intervention: girişim
interventional: girişimsel
intervertebral: omurlararası
İnterventriküler Septum / Interventriculer Septum: Kalbin karıncıklarını ayıran duvar.
intestin: bağırsak
intestinal: bağırsak ile ilgili.
İntima: İç tabaka veya damar iç zarı.
intoksikasyon: zehirlenme
intolerabl(e): katlanılmaz
İntolerans: Hoşgörüsüzlük ya da dayanılmazlık.
intra-: iç, içine
İ Tıp Terimleri
intraabdominal: karıniçi
intraarteriyel: atardamar içine
intraartiküler: eklemiçi, eklem içine
intradermal: deri içi, deri içine
intragluteal: kalçadan, kabadan
İntrak Apsüler / Intracapsular: Kapsülün içi ile ilgili.
intraket: damariçi borucuk
intrakraniyal: başiçi, kafaiçi
intrakütan: deri içi, deri içine
intramusküler: kas içi, kas içine
İntraoküler / Intraocular: Göz küresinin içi ile ilgili göz içi, göz içine.
intraosseöz: kemik içi, kemik içine
intrapartum: doğum sırasında
İntrasel(l)üler: Gözeiçi ya da hücreiçi.
intratekal: beyin omurilik sıvısı içine
İntratorasik: Göğüs içi, göğüs içine veya göğüs içinde.
İntrauterin / Intrauterine: Uterus içinde ya da dölyatağı içi.
intravajinal: dölyolu içi
İntravenöz: Damar içi veya damardan.
intraventriküler: karıncık içi
intro-: iç, içine
introspeksiyon: içebakış,
içgözlem, özinceleme
introversiyon: içedönüş,
içedönüklük
introvert: içedönük
intussusepsiyon: içiçe geçme
intübasyon: borulama
invaginasyon: içiçe geçme, içine girme
invaze olmak: yayılmak
İnvazif: Yayılgan veya yayılan.
İnvazyon: Yayılım ya da yayılma.
İnversiyon: Ters çevirme, ters dönme ya da evrilme.
İnvizibıl: Belirtisiz veya görünmez.
İnvolüsyon: Normale dönme veya işlevsel ve fiziksel olarak gerileme.
İridektomi / Iridectomy: Işık geçişini kolaylaştırmak ya da bir inflamasyonu tedavi etmek için irisin bir kısmının kesilmesi.
İridosiklit / Iridocyclitis:Korpus siliyare inflamasyonu.
İrit, İris / Iritis: Enflamasyon.
ir(r)igasyon: yıkama
ir(r)ige etmek: yıkamak
irradyasyon: ışınlama
İrrasyonel: Akıldışı ya da mantıksız.
irregülarite: düzensizlik
İrregüler: Düzensiz ya da kuraldışı.
İrreversibilite: Tersinmezlik veya dönüşsüzlük
İrreversibl(e): Tersinmez veya dönüşümsüz.
İrritabilite: Duyarlılık, alınganlık veya huzursuzluk.
İrritabl(e): Duyarlı, alıngan veya huzursuz.
irritan: huzursuz eden; tahriş eden
irritasyon: aşırı tepki; tahriş
İrrite Etmek: Tahriş etmek veya huzursuzlandırmak.
İskeal / Ischial: İskiyum kemiği ile ilgili.
İskiyorektal / Ischiorectal: İskiyum ve rektum ile ilgili.
iskemi: kansızlanma
islet cell: adacık gözesi, adacık hücresi
istmus: dar geçit, kıstak
izo-: eşizokori: Gözbebeği veya eşbüyüklük.
izolasyon: ayırma, ayrıtutma; ayrılma; yalıtım
izolat: ayrılmış; ayrık
izole: ayrık, ayrılmış; yalıtık
İzole etmek: Ayırmak veya yalıtmak.
izomorf(ik): Eşbiçimli
İzotonik Solüsyon: Eşyoğunluklu çözelti
İzotonik: Eşyoğunluklu.